Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 417
  • Öğe
    E-ticaret sitelerine öneri sisteminin uygulanması
    (2022) Özkılıç, Abdullah; Altuntaş, Volkan
    Dijitalleşme sadece metalar ve maddi varlıklar doğrultusunda değil, kişilerin davranış ve alışkanları üzerinden de mümkün bir hâle gelmiştir. Bu durum, birçok alan ve amaç için yeni veri depolarının doğmasına sebebiyet vermiştir. Söz konusu veri kaynaklarını kullanmak ise başta e-ticaret olmak üzere çeşitli alanlarda verimliliğin artmasında rol oynamıştır. Bu çalışmada, depolanan verilerin aktif bir şekilde kullanılabilmesi adına geliştirilmiş olan veri madenciliği, veri madenciliğinde maksimum fayda sağlayan öneri sistemleri ve öneri sistemlerinin verimli kullanımına katkı sağlayacak öneri sistemi uygulamaları ele alınmıştır. Detaylandırılmış alt kısımlarla birlikte dört ana bölüme ayrılmış olan bu çalışmada öncelikle veri madenciliğine yer verilmiştir. Her bir ana bölüm içeriğine bağlı olarak alt kısımlara ayrılmış olup ana başlıkla ilgili tüm detayları içerecek şekilde hazırlanmıştır. Olası problemlere çözüm önerileri verilirken ihtiyaçlar birçok farklı açıdan da değerlendirilmiştir. İlk bölümde yer verilen veri madenciliğinin tanımsal kavramlarıyla birlikte süreçleri ve modelleri, yol haritalarıyla desteklenip konu bağlamında anlatılmıştır. Bu bölüm, ana fikri destekleme noktasında önem taşımanın yanında çalışmanın üzerine oturtulduğu temellerden biri olarak da görev yapmaktadır. İkinci bölüm ise veri madenciliği ile elde edilen verilerden yola çıkarak uygulamaya konulan öneri sistemlerine ayrılmıştır. Öneri sistemlerinin kullanım amaçları, uygulama yöntemleri ve faydalarının yanı sıra getirdiği zorluklar da incelenmiştir. Ayrıca e-ticaret sektöründeki aktif ve gelişmeye devam eden öneri sistemlerinden de bahsedilmiştir. Literatür araştırmasının yer aldığı üçüncü bölümün ardından dördüncü bölüm olan materyal yönteme geçilmiştir. Burada da veri madenciliği temelinden ve öneri sistemleri bağlamından kopulmamış olup ilk olarak sistem verilerine değinilmiştir. Sistem verileri, aktivite verileri ile desteklenmiştir. Bu süreçte proje tasarımları ve yapılması gereken analizler de öne sürülmüştür. Son kısım, veri madenciliğini doğru ve etkin bir şekilde uygulayıp majör faydalara erişimin stratejisini belirleme açısından önem taşımaktadır. Bu çalışma, öneri sistemi uygulamalarının mevcut verimini yukarı taşımak için bir ihtiyaç olarak doğan segmentasyon, analiz ve filtreleme süreçlerini yönetebilmek adına önermeler sunmaktadır. Söz konusu önermeler sunulurken istatistikler ve örnek çalışmaların performansları referans alınmıştır.
  • Öğe
    Otonom mobil robotlar için aruco işareti temelli yanaştırma algoritmalarının geliştirilmesi
    (2022) Kaptan, Enes Malik; Gelen, Gökhan
    Endüstriyel depolar, lojistik şirketleri, tarım işletmeleri gibi birçok alanda verimliliği, hızı ve güvenliği arttırmak için robotlar kullanılmaktadır. Teknolojinin gelişmesiyle robotlar, sadece kaynak yapmak, montaj yapmak gibi sabit görevleri değil, istasyonlar arasında yük taşımak gibi hareketli görevleri de yapmaya başlamıştır. Hareketli görevleri yaparken daha çok yere çizilen bir çizgiyi takip etmek ya da yerdeki metal plakaları izlemek gibi yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemlerde istasyonların değişmesi, aktif kullanılan yerlerde takip izlerinin deforme olması gibi sorunlar yaşanmaktadır. Otonom robotlar hareketli görevleri icra ederken, istasyonlara yanaşma işlemini, üzerindeki mesafe, kızılötesi ve endüktif sensörler ile yapmaktadırlar. Bu sensörlerden gelen verilerin hatalı olması ya da hatalı işlenmesinden dolayı robotların yanaşmasında bazı sorunlar yaşanmaktadır. Bu olumsuzlukları gidermek üzere modern robotlarda kameralar ve işaretçiler kullanılmaktadır. Bu çalışmada, mobil robotların bir istasyona yanaştırılması için arUco sanal işaretçiler ve kamera görüntüsü kullanan algoritmaların geliştirilmesi amaçlanmaktadır. İlk olarak; işaretçi boyutu, farklı görüş alanına sahip kameralar için test ve kalibre edilmiştir. Geliştirilen algoritma Robotino mobil robotu kullanılarak laboratuvar ortamında farklı senaryolar için test edilmiştir. Gerçekleştirilen uygulamalar ile sanal işaretçi kullanılan yanaştırma algoritmasının temel sensörleri kullanılan yöntemlere göre avantajları gösterilmiştir.
  • Öğe
    Sonikasyon uygulamalarının elma-havuç suyu karışımının kalite özellikleri üzerine etkisi
    (2022) Altaş, Pınar; Yıldız, Gökçen
    Bu çalışmada 60:40 oranında hazırlanan elma ve havuç suyu karışımı, geleneksel pastörizasyon (PAS) (90 °C, 1 dk), ultrasonikasyon (US) (30 dk) ve 40 °C, 50 °C ve 60 °C sıcaklıkta termosonikasyon (TS) uygulamaları ile işlenmiştir. Elde edilen elma-havuç suyu karışımları oda sıcaklığı (25±0,5 ºC) ve buzdolabı (4±0,5 ºC) koşullarında 28 gün boyunca muhafaza edilmiştir. Kontrol (işlem uygulanmamış), PAS, US ve TS uygulanmış örneklerin 0., 14. ve 28. gün örneklerinde belirlenen kalite ve mikrobiyolojik analizleri yapılmıştır. Farklı uygulamalarla işlenen elma-havuç suyu örneklerinin oda sıcaklığı (25±0,5 ºC) ve buzdolabı (4±0,5 ºC) koşullarında 28 gün depolama periyodu sonucu US (14. ve 28. gün örneği) ve TS-40 °C (25 °C'de depolanan 28. gün örneği) hariç işlem görmüş örneklerin mikrobiyolojik raf ömürlerinin devam ettiği ve depolama sonrası tüketilebilir durumda oldukları belirlenmiştir. Sonikasyon uygulamaları ile başlangıç toplam fenolik madde miktarı kontrol örneğine kıyasla artis göstermiştir. 28 gün depolama sonrası örneklerin toplam fenolik madde miktarlarında genel olarak azalma gözlemlenmiş ve en düşük değer PAS örneğinde tespit edilmiştir. İşlem görmüş elma-havuç suyu karışımının antioksidan kapasite değerleri kontrole kıyasla artış göstermiştir. 28 gün depolama sonrasında gerek 4 °C ve gerekse de 25 °C'lerde depolanan TS-60 °C örneğinin antioksidan kapasite değerini koruduğu belirlenmiştir (p>0,05). Toplam karotenoid madde miktarı en düşük PAS ve TS-60 °C örneklerinde tespit edilmiş, US örneğinin toplam karotenoid madde miktarının kontrole göre arttığı belirlenmiştir. 28 gün depolama sonrası toplam karotenoid miktarının arttığı ve en önemli artışı da TS-60 °C örneğinin gösterdiği belirlenmiştir. Askorbik asit miktarında US örneği hariç kontrole göre düşüş olmuş ve en fazla askorbik asit kaybının PAS örneğinde olduğu tespit edilmiştir. En yüksek hidrokimetil furfural (HMF) değerlerine PAS örneklerinde rastlanmış ve ayrıca sonikasyon uygulamalarında sıcaklık arttıkça HMF değerlerinin de arttığı belirlenmiştir. 4 °C'de gerçeklesen depolamada örneklerin HMF değerlerindeki artış önemli bulunmazken (p>0,05), 25 °C'deki depolamada gözlemlenen HMF artışı önemli bulunmuştur (p<0,05). Sonikasyon (TS-60 °C hariç) ve PAS örneklerinin esmerleşme indeks değerlerinde önemli bir farklılık olmadığı (p>0,05) tespit edilmiştir. Uygulamalar sonrası örneklerin L*, a* ve b* değerlerinin kontrole göre farklılık (p<0,05) gösterdiği gözlemlenmiştir. Depolama süresince örneklerin L* değerinin azaldığı, a* ve b* değerlerinin ise arttığı belirlenmiştir. Toplam renk değişimi (ΔE), tüm işlem gören örneklerde kontrole kıyasla artış göstermiş ve termosonikasyon örneklerindeki renk değişiminin PAS örneğine göre daha az olduğu tespit edilmiştir. Elma-havuç suyu sonikasyon örneklerinin briks değerleri kontrole göre artmış (p<0,05), pH değerleri ise TS-40 ˚C örneği hariç azalmıştır. Titrasyon asitliği değeri PAS ve TS-40 ˚C örneklerinde düşüş (p<0,05) gösterirken, diğer uygulamalardaki değişim önemli bulunmamıştır (p>0,05). Depolama süresince PAS ve termosonikasyon örneklerinin pH değerlerinde artma gözlemlenirken, briks değerlerinde azalma tespit edilmiştir. TS-50 °C ve TS-60 °C örneklerinin titrasyon asitliğinde azalma belirlenmiştir. PAS ve termosonikasyon (TS-40°C, TS-50°C, TS-60°C) işlemlerini takiben kontrol örneği ile karşılaştırıldığında 0. gün örneklerinde bakteri ve maya-küf gözlenmemiş ve önemli düzeyde inaktivasyon sağlandığı belirlenmiştir. Elma-havuç suyu örneklerinin duyusal değerlendirmesinde genel olarak sonikasyon uygulamaları ile kontrol örnekleri arasında istatiksel olarak önemli fark gözlemlenmezken (p>0,05), PAS örneğinde anlamlı bir fark tespit edilmiştir (p<0,05). Genel beğeni olarak en çok beğenilen TS-50 °C örneği, en az beğenilen ise PAS örneği olarak tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Islak kimyasal aşındırma yöntemi ile nanometre boyutunda tetragonal baryum titanat parçacıkların sentezi
    (2022) Bayındır, Sercan; Özen, Murat
    21. yüzyıl teknolojisi olan nanoteknoloji alanında çalışmalar günden güne artmakta iken bu teknolojiye uygun birçok malzemeler, malzeme üretim yöntemleri ve yeni yaklaşımlar elde edilmektedir. Nanoteknolojinin ilgi alanına giren nano boyutlarda malzeme üretimleri için ekonomik, hızlı üretim, yüksek saflıkta ve kolay üretilebilirlik kriterlerinin uygun koşullarda sağlanmasına yönelik çalışmalar tüm hızıyla devam etmektedir. İlgili teknik alanda en çok kullanılan üretim yöntemleri arasında hidrotermal, sol-jel, katı-hal reaksiyonları, solvotermal vb. yöntemler yer alırken bu çalışmada ıslak aşındırma yöntemi kullanılmaktadır. Islak aşındırma yöntemleri genellikle yarı iletken teknolojisi ve silikon bazlı malzemelerin yüzey kısımların morfolojisini düzenlemek üzere kullanılan bir yöntem iken bu çalışmada çokça üretimi ve kullanım alanı olan perovskit seramik malzeme olan baryum titanatların tanecik boyutlarının küçültülmesinde kullanılabilirliği araştırılmaktadır. Çalışmada ıslak aşındırma kimyasalları olarak HCl, HF, H2SO4 ve HNO3 kuvvetli asitleri ve bunların belli karışımları kullanılmaktadır. Ayrıca bu çalışmada söz konusu ıslak aşındırma kimyasallarının, baryum titanat ile optimum düzeyde tepkime verebilmesi için 120 ℃, 60 ℃ ve oda sıcaklığında reaksiyon ortam şartları test edilmektedir. Yapılan çalışmalar sonucunda ıslak aşındırma kimyasallarının, baryum titanatlar için tane boyutların küçülmesine olanak sağladığı, ıslak kimyasal aşındırma işlemleri sonucunda malzemelerin homojenliğinde bozulmaların gerçekleşmediği ve özellikle 120 ℃ reaksiyon sıcaklığının ıslak kimyasal aşındırma işlemleri için daha uygun olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Selülozik kabuk yapılı ayçiçeğinin kurutulması
    (2022) Konukluk, Dila Seray; Fellah, Mehmet Ferdi
    Ayçiçeklerinin çekirdekleri, tepsili kurutucu yardımıyla 3 farklı sıcaklık ve 3 farklı akış hızı kullanılarak, ön işlem (dondurulma) uygulanmış ve ön işlem uygulanmamış şekilde kurutma işlemi yapılmıştır. 3 farklı sıcaklık olarak cihazın maksimum değeri ve kurutma imkanları göz önüne alınarak 40 – 50 – 60 °C sıcaklıklar seçilmiş ve bu sıcaklıklarda işlem yapılmıştır. Bu sıcaklıklar üzerinde cihazın fanı yardımıyla farklı akış hızları eklenerek, donmuş ve donmamış ayçiçeğinin kuruma işlemi tamamlanmış, nem kayıpları hesaplanmış ve bu verilerle eğrileri ve grafikleri çıkartılmıştır. Akış hızının seçiminde çalışılan tepsili kurutucu cihazın minumum kapasitesindeki değerler seçilmiştir. Bu değerler ; 0,7 – 1 – 1,5 m/s olup hava akış hızları her bir sıcaklığa ek olarak değerlendirilip ayçekirdeklerinin kuruma grafikleri ve nem eğrileri çıkarılmıştır. 3 ayrı sıcaklık, 3 farklı akış hızında kuruma- zaman eğrileri ve nem değerleri hesap edilerek bu eğrilerin minitab programı ile regresyon analizleri yapılmıştır. Program çıktısına göre elde edilen matematiksel denklemlere uygun matematiksel modelleri değerlendirilmiş ve kinetik modelleri incelenmiştir. Bu matematiksel modele ait uygun kuruma kinetik modeli seçilmiştir. Ayçiçekleri toplandığı gibi işlenmemiş ve toplandıktan sonra ön işlem olarak dondurulup kurutma cihazına alınarak farklı sıcaklık ve akış hızlarının, kuruma üzerindeki etkileri gözlenmiş ve sıcaklık artışının kuruma üzerindeki zamanı kısaltan etkisi ve akış hızı artışının kuruma işlemindeki zamanı kısaltan etkisi gözlenerek bu sürelerin birbirleriyle kıyaslanmaları sağlanmıştır. Dondurma işleminin ayçiçeklerinin kurumasında zamanı azaltan bir etkiye sahip olduğu, dondurulan ayçiçeklerinin, aynı sıcaklık ve akış hızındaki direkt olarak kurutma işlemine tabi tutulan ayçiçeklerinden daha hızlı kuruduğu belirlenmiştir. Bu kıyaslamaya ait uygun kurutma kinetiği modeli belirlenmiştir. Uygun sonuçlar için 40 °C sıcaklık ve 1m/s akış hızı seçilerek çıkarılan regresyon analizinde ayçiçeğinin kurutma modelinin Wang ve Singh (1978) modeline en yakın olduğu %98 güven aralığında modelin benzediği belirlenmiştir. Farklı kinetik modellerle işlem denenmiş, fakat güven aralığı en yüksek olan değer Wang ve Singh (1978) kurutma kinetiği modeli olduğu hesaplanmıştır.
  • Öğe
    Derin öğrenme yöntemleri ile görüntü sahteciliği tespiti
    (2022) Korkmaz, Ahmet; Hanilçi, Cemal
    Sayısal görüntü işlemede kullanılan yazılım araçlarının ilerlemesinin neticesinde görüntüler üzerinde çeşitli manipülasyonlar yapılarak sahte görüntüler oluşturmak çok basit bir hale gelmiştir. Bu manipüle edilmiş görüntülerin hukuk, tıp ve haberleşme gibi önemli alanlarda kötü niyetli kişiler tarafından kolayca kullanılabileceği düşünüldüğünde görüntü sahteciliği tespiti konusunda yapılan çalışmalara büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Görüntü sahteciliği tespiti alanında farklı teknikler ile pek çok yöntem geliştirilmiştir. Günümüzde, görüntü sahteciliği tespiti için geleneksel yöntemlerin yerine derin öğrenme yöntemleri yaygın bir şekilde tercih edilmektedir. Bu yöntemler, görüntüden karmaşık öznitelikleri elde etmeleri nedeniyle geleneksel görüntü sahteciliği tespiti yöntemlerinden daha iyi başarım sağlamaktadır. Sinir ağı teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte, son zamanlarda üst düzey görüntü özniteliklerinin çıkarılması için görüntü sahteciliği tespitinde evrişimsel sinir ağları kullanılmaktadır. Bu çalışmada, görüntü sahteciliği tespitinde kullanılan tek tip derin öğrenme yöntemlerinden farklı olarak benzer üç derin sinir ağı yapısının paralel şekilde birleştirilmesiyle oluşturulan bir görüntü sahteciliği tespit sistemi önerilmiştir. Önerilen yöntem üç farklı veri seti üzerinde test edilmiş ve elde edilen sonuçlar önerilen ağ yapısının etkinliğini ve yüksek sınıflandırma doğruluğunu açıkça göstermiştir.
  • Öğe
    Kaz tüyü ve odun lifi takviyeli polipropilen biyokompozitlerin fiziksel, mekanik, ısı transfer ve morfolojik özelliklerinin karşılaştırmalı incelenmesi
    (2022) Türk, Sinan; Ermeydan, Mahmut Ali
    Polipropilen/polietilen gibi petrol türevi polimer malzemeler ve bu polimerler ile üretilen kompozitler günümüz endüstrisinde geniş bir kullanım alanına sahiptir ancak petrol türevi polimerler ve doğal olmayan katkıların zararlı etkileri, sürdürülebilir olmayışı gibi etkenlerden ve çevresel bilincin arttığı son dönemde "biyokompozitler (biyomalzeme içeren kompozitler)" konusunda yürütülen bilimsel çalışmalar ve araştırmalar artmaktadır. Otomotiv endüstrisi, ambalaj ve izolasyon endüstrilerinde yoğun bir şekilde kullanılan bu polimerlerin kullanım sonrası oluşan atık problemleri gibi sebeplerden, malzeme kullanımının azaltılması ya da kullanım verimliliğinin artırılması günümüzde gerekli görülmektedir. Bir diğer yönden düşük ağırlıklı olmaları, iyi mekanik özellikleri, proses kolaylığı, yalıtım özellikleri, akustik özellikleri gibi nedenlerle biyokompozitler ev aletleri, otomotiv ve havacılık endüstrileri gibi bir çok alanda kullanılmakta ve doğal olmayan malzeme takviyeli kompozit malzemeler veya polimerler yerine tercih edilebilmektedirler. Bunların yanında iyi mekanik özellikler göstermeleri ve yaygın kullanım alanları sebebiyle, polipropilen (PP) ve doğal takviye malzemeleri ile üretilen biyokompozitler pek çok yaygın mühendislik malzemesine ve endüstride kullanılan bir çok polimer ürünlere alternatif olabilme kapasitesine sahiptir. Kaz tüyü yüksek doluluk ve iyi yalıtım özelliği sebebiyle tekstilde kullanım alanına sahip doğal bir malzemedir. Bu çalışmada PP matrisli, yüksek izolasyon özelliklerine sahip kaz tüyü ve karaçam odunu ile takviyelenmiş biyokompozitler üretilmiş ve mekanik özellikleri ile birlikte izolasyon özellikleri de incelenmiştir. Bu iki takviye edici ürünle oluşturulmuş biyokompozit malzemelerin üretimi ile daha iyi izolasyon özelliklerine sahip, kütle performansı geliştirilmiş ve endüstriyel alanda saf polimerlere alternatif bir malzeme geliştirilmesi amaçlanmıştır. Karaçam odunu ve kaz tüyü ile takviyelenmiş biyokompozitler farklı oranlarda işlenmiş ve birbirleri ile kıyaslanmıştır. Biyokompozit malzemeler 40 L/D çift vidalı ekstrüder ile üretilmiş, enjeksiyon ile test örnekleri hazırlanmıştır. Üretilen biyokompozit malzemelerin mekanik özelliklerinin tespiti için çekme ve eğilme testleri gerçekleştirilmiştir. Üretilen biyokompozit malzemelerin fiziksel özelliklerini tespit etmek için yoğunluk, kalınlık artışı ve su alma oranı testleri, termal özelliklerini belirlemek için TGA analizi, kimyasal karakterizasyon için FTIR analizi, izolasyon özellikleri için ses yutum katsayısı ölçümü ve ısıl iletkenlik katsayısı testleri yapılmıştır. Sonuç olarak, %5 odun unu ile takviye edilmiş kompozitin çekme direnci dışında, %15'e kadar hem kaz tüyü hem de odun unu kullanılan biyokompozitlerin eğilme ve çekme dayanımlarının kayda değer oranda arttığı bulunmuştur. Çekme modüllerinin ise hem odun unu hem de kaz tüyü içeren varyasyonlarda takviyenin kullanımı ile birlikte arttığı tespit edilmiştir. Isıl iletkenlik katsayısı ölçümü sonucunda odun onu içeren örnekler PP ile karşılaştırıldığında benzer, kaz tüyü içeren örnekler ise PP ile karşılaştırıldığında düşük iletkenlik katsayısı gösterdiği, ses yutum katsayısı testindeyse hem odun unu hem de kaz tüyü içeren örneklerin yüksek frekansta daha yüksek ses yutum katsayısına sahip olduğu bulunmuştur. Bu bilgiler ile birlikte içeriğinde odun unu yer alan örnekler selülozik malzemenin higroskopik kimyasal yapısı nedeniyle su alma ve şişme oranlarının daha fazla olduğu gözlenmiştir. Bu yapılan çalışma ile birlikte nispeten daha ucuz takviye edici malzemeler ile desteklenmiş , nispeten iyi izolasyon özellikleri gösteren çevreye duyarlı biyokompozit malzemeler üretilmiştir.
  • Öğe
    Kamusal açık alan geliştirme stratejileri kapsamında bir değerlendirme: Bursa/Yıldırım örneği
    (2022) Özcü, Ayşe; Sayan Atanur, Gül
    Kamusal alanlar, cinsiyet, ırk, etnik köken ve sosyo-ekonomik düzeyden bağımsız olarak tüm insanlara açık ve erişilebilir mekanlardır. Bu alanlar topluluk bağlarını kuvvetlendirir, sosyal yaşamı destekler ve bu özellikleriyle toplumsal problemlerin önlenmesine yardımcı olurlar. Kentsel çevrenin kalitesinin iyileştirilmesinde önemli rolü olan kamusal alanlar, fiziksel ve mental sağlığa faydalar sunmaları nedeni ile de kent sağlığı için kritik öneme sahiptirler. Her kullanıcı grubundan kentlileri bir araya getirerek sosyalleşme, sivil katılım ve aidiyet duygusunun ortaya çıkmasında büyük bir rol oynarlar. Toplumsal ve bireysel hayatta önemli bir yere sahip olan bu alanlar, son yüzyılda hızlı ve plansız kentsel gelişmeler, özelleşme, tüketim gibi ekonomik ve sosyal baskılar sonucunda değişime uğramış ve giderek özelliklerini yitirmeye başlamışlardır. Bu değişiklikler kamusal alanda, nitelik ve nicelik olarak azalma, ticarileşme ve geleneksel kamusal alanların bozulması olarak kendini göstermektedir. Bursa'nın nüfus bakımından ikinci büyük ilçesi olan Yıldırım, yoğun ve genellikle nitelikli olmayan bir kentsel dokuya sahiptir. Çalışma kapsamında bu yoğun kentsel doku içinde bulunan kamusal alanların mevcut durumlarının ortaya konulması ve geliştirilmesine dair önerilerin oluşturulması amaçlanmıştır. Tez çalışması kapsamında kamusallık kavramı ve kamusal alanların, özellikleri ve tarihsel gelişim süreçleri hakkında literatür araştırmaları yapılmış, dünyanın farklı kentlerinde ve farklı ölçeklerde kamusal alanları iyileştirmeyi hedefleyen örnek alan çalışmaları incelenmiştir. Problemin kentsel çevrede araştırılması ve çözümüne yönelik öneri ve yöntemlerin geliştirilmesi amacıyla Bursa İl'i ve Yıldırım İlçesi'nin özellikleri ortaya konulmuş ve Yıldırım ilçesindeki kentsel dokuyu temsil eden mahallelerde örnek alan çalışmaları yapılmıştır. Literatür taramaları, örnek alan incelemeleri ve saha çalışmalarından elde edilen bulgular doğrultusunda alanda uygulanabilecek kamusal alan geliştirme stratejisinin temel ilkeleri geliştirilmiştir.
  • Öğe
    Yüksek basınç homojenizasyon işleminin mercimek protein izolatının ara yüzey reolojik özellikleri üzerine etkisi
    (2022) Parlak, Mahmud Ekrem; Sarıcaoğlu, Furkan Türker
    Hayvansal proteinlerin üretim aşamaları bitkisel proteinlerin üretimine kıyasla 250 kata kadar daha fazla sera gazı salınımına sebep olmaktadır. Artan dünya nüfusu, hayvansal ağırlıklı beslenme alışkanlıkları ve her geçen gün artan ortalama sıcaklıklar insanlığın mevcut beslenme alışkanlıklarının sürdürebilir olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Bu sebeple gıda biliminde genelde hayvansal proteinlere kıyasla daha düşük fonksiyonel özellik sergileyen bitkisel proteinlere doğru bir yönelim söz konusudur. Gıda biliminde yapılan çalışmalarla bitkisel proteinlerin yapıları, proteinin fonksiyonel özelliklerini geliştirecek şekilde modifiye edilmeye çalışılmaktadır. Bu amaçla kullanılan yöntemlerden yüksek basınç homojenizasyonu (YBH), proteinlerin besin değerini kaybetmesine sebep olmayan, herhangi bir istenmeyen ürün vermeyen, gelecek vadeden çevre dostu bir gıda uygulamasıdır. Bu uygulamada proteinler, yüksek basınç altında çok dar bir geçitten geçmeye zorlanır ve geçitin içerisinde oluşan fiziksel stres protein moleküllerinin yapısında değişimlere sebep olur. Bu çalışmada YBH uygulanmış mercimek proteini izolatlarının fonksiyonel özelliklerindeki modifikasyonların modern ve isabetli bir analiz yöntemi olan ara yüzey kayma reolojisi (AYKR) ile incelenmesi amaçlanmıştır. Bu yöntemde proteinlerin birbiri içinde çözünmeyen iki ortamın kesiştiği ara yüzeye adsorbsiyonu sonucunda oluşturdukları ara yüzey filminin viskoelastik yapısı inclenmektedir. Proteinlerin stabil köpük ve emülsiyon yapıları oluşturabilmesi, hava-su ve yağ-su ara yüzeylerine adsorpsiyonu sonucunda elastik iki boyutlu jel yapıları oluşturması ile ilişkilidir. Çalışma kapsamında mercimekten izole edilen mercimek proteini izolatları (MPİ), 0 MPa, 50 MPa, 100 MPa ve 150 MPa basınç altında YBH uygulamasından geçirilmiştir. YBH uygulanan MPİ'nın stabil köpük ve emülsiyon yapıları oluşturma kabiliyetinde olumlu değişiklikler gözlenmiştir. YBH uygulanmayan ve 0 MPa, 50 MPa, 100 MPa, 150 MPa basınçları altında homojenize edilen MPİ'nın pH 2,0 tampon çözeltide süspanse edilmesiyle hazırlanan çözeltilerde köpük kapasitesi (KK) değerleri sırasıyla %72,67±4,30, %73,33±1,26, %83,33±2,61, %77,33±3,43 ve %76,67±4,30; hava-su ara yüzey gerilimleri sırasıyla 54,16, 47,27, 35,40, 36,98 ve 35,87 mN/m; hava-ara yüzeyindeki depo modülleri ise sırasıyla 0,68, 1,55, 2,93, 2,50 ve 2,61 mPa.m olarak belirlenmiştir. Ayrıca aynı süspansiyonlar ay çiçek yağı ile analize alınarak emülsiyon aktivitesi indeksi değerleri sırasıyla 610,20±36,33, 617,54±36,95, 803,69±25,80, 660,43±42,49 ve 658,29±53,68 m2/g; yağ-su ara yüzey gerilimi değerleri 13,13, 13,00, 10,75, 12,68 ve 13,00 mN/m; yağ-su yüzeyindeki depo modülleri ise sırasıyla 7,98, 9,76, 15,04, 10,76 ve 9,95 mPa.m olarak belirlenmiştir. Bu değerler üzerinden 50 MPa basınca kadar uygulanan YBH'nun MPİ'nın asidik koşullarda hava-su ve yağ-su ara yüzey aktivitesinin arttığı tespit edilmiştir. Ayrıca çalışma kapsamında YBH uygulanmış MPİ'nın farklı pH değerlerindeki süspansiyonlarındaki ara yüzey aktiviteleri de incelenmiştir. Çalışma sonucunda YBH uygulamasının bitkisel proteinlerin fonksiyonel özelliklerini arttırma konusunda başarılı olduğunun yanı sıra AYKR ile proteinlerin fonksiyonel özelliklerinin bilimsel metodolojiye uygun ve isabetli bir şekilde tespit edilebildiği ortaya konmuştur.
  • Öğe
    Defne (Laurus nobilis L.) üretiminin kırsal ekonomiye katkısı ve yönetimi (Bursa ili örneği)
    (2022) Ayhan, Edanur; Erkan, Neşat
    Ülkemizin önemli tıbbi ve aromatik bitkilerinden olan defne (Laurus nobilis L.) yerel ve ulusal ekonomik değeri yüksek odun dışı orman ürünüdür. Defne bitkisinin Dünyadaki üretiminin çoğunluğu (%95'i) Türkiye'den karşılanmaktadır. Defnenin ihracata konu olması, kırsal fakirliğin azaltılması ve ekonomik gelişmenin arttırılması yönünde değerlendirilebilecek bir araç haline gelmesi sonucunu doğurmuştur. Bu çalışmada defne üretiminin yoğun olarak gerçekleştiği Bursa ilinde defne bitkisinin kırsal ekonomiye katkısının ve üretici profilinin araştırılması, defne üretim sürecindeki sorunların belirlenmesi ve orman köylülerinin beklentilerinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Çalışma alanı olarak Bursa ilinde Mustafakemalpaşa ve Karacabey ilçelerinde defne üretimi gerçekleştirilen 6 köy seçilmiştir. Rastgele seçilen 82 hane ile yüz yüze anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Anket formu aracılığı ile hane bireylerinin demografik özellikleri, aylık gelirleri, alternatif gelir kaynakları, defneden sağladıkları gelirler, üretim miktarı, birim satış fiyatı, üretim ve yönetim sürecine ilişkin sorunlara ve beklentilere ulaşılmıştır. Orman köylülerinin profillerinin irdelenmesi amacıyla tanımlayıcı ve istatistiksel analizler excel programı ve IBM SPSS yazılımı yardımıyla gerçekleştirilmiştir. Bursa ilinde hanelerin defne dışında ıhlamur, kestane, karaincir ve zeytin toplayıcığı gibi alternatif geçim kaynaklarının bulunduğu tespit edilmiştir. Defne üretimiyle ilgilenen orman köylülerinin ortalama asgari ücret civarında (2.800 TL/ay) hane geliri bulunmaktadır ve hane gelirlerinin yaklaşık %31'ini defneden sağladığı kazanç oluşturmaktadır. Defne bitkisinin yapraklarının toplanmasında, yaş olarak satılmasında ve kurutma tesisinde çalışılması sonucunda yıllık yaklaşık 1.050 orman köylüsüne istihdam sağladığı görülmüştür. Defnenin Bursa ilinde 2021 yılında hanelere yıllık ortalama 10.680 katkısının olduğu ve orman köylüsüne 2021 yılında yaklaşık 5,6 milyon TL ekonomik katkı sağladığı görülmüştür. Korelasyon analizi sonucunda defne üretiminden hanelere sağlanan gelirlerin yıllık ortalama hane geliri, yıllık üretilen defne miktarı, defne üretiminde çalışılan gün sayısı ve hane büyüklüğü arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0,05). Yapılan analizler ve değerlendirmeler sonucunda, defne hasadında çalışmanın kurutma tesisinde veya hem hasadında hem kurutma tesisinde çalışmaya kıyasla daha fazla gelir sağladığı; toplanan defnenin doğrudan aracılara satılmasının, muhtarlığa, fabrikaya veya kooperatife satmaktan daha fazla gelir sağladığı sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Chlorella vulgaris'in mısır ekmeğine ilavesinin ekmek kalite kriterleri ve hamur reolojisi üzerine etkisi
    (2022) Demircioğlu, Fatma; Dündar, Ayşe Neslihan
    Mikroalgler, besinsel bileşenler (proteinler, mineraller, vitaminler, pigmentler, yağ asitleri, fenolik ve antioksidan bileşikler) açısından zengin olmasının sağladığı potansiyel sağlık faydalarından dolayı besin değeri düşük glutensiz ekmeklerde kullanılabilen ve yeni gıda ürünlerinin geliştirilmesinde kullanılabilecek olan fonksiyonel bir besin kaynağıdır. Bu tez çalışmasında, ekmek yapımında kullanılacak olan mısır ununa, %1, 3, 6 ve 10 oranlarındaki Chlorella vulgaris mikroalg ilavesinin, ekmek hamurlarında reolojik, ekmek örneklerinde ise fiziksel, kimyasal özelliklere ve duyusal değerlendirmeye etkisi incelenmiş ve kontrol örneği ile karşılaştırılmıştır. Yapılan çalışma sonucunda C. vulgaris mikroalg ilavesinin %1 C. vulgaris ilaveli hamurlar hariç diğer mısır ekmeği hamurlarında, yapılan reolojik analizde viskoelastik parametreler olan G', G'' değerlerinde genel bir artış, tanδ değerlerinde ise azalış tespit edilmiştir. Ekmek örneklerinde kimyasal ve fiziksel özelliklerin parametreleri olan protein, kül, yağ, su tutma, ağırlık, sertlik, çiğnenebilirlik, iç yapışkanlık, sakızımsılık, toplam fenolik madde ve toplam antioksidan kapasite değerlerinde artışa neden olurken; nem, hacim, spesifik hacim, pişme kaybı, esneklik, renk ve duyusal parametre değerlerinde bir azalmaya yol açmıştır. Yapılan duyusal değerlendirmede kontrol ekmeği şekil ve simetri, koku, tat, çiğnenebilirlik, gözenek ve homojenlik, renk, genel değerlendirme parametrelerinin tamamında panelistlerce en yüksek değerleri alırken, konsantrasyon artışıyla C. vulgaris ilaveli mısır ekmeklerinin kabul edilebilirlikleri azalmıştır. C. vulgaris'in kendine has rengi, kokusu ve tadının tüketiciler tarafından düşük kabul edilebilirliği nedeniyle mısır ekmeklerinde fazla konsantrasyonda kullanımı fiziksel, kimyasal özellikteki bazı kalite kriterlerinde azalmaya neden olmuştur; fakat besinsel değerlerini arttırmıştır. Yapılan analiz sonuçlarına göre besinsel içeriği en yüksek CME-10 örneği olmuştur. CME-10 örneğinde mineral madde miktarı Mg, K, Ca, Mn, Fe, Zn ve P elementleri için sırasıyla 330,16; 1.095,81; 158,75; 1,48; 22,74; 34,93; 1.236,03 mg/kg, protein içeriği %7,71, toplam fenolik madde içeriği 171,37 mg GAE/100 g, toplam antioksidan kapasite miktarı ise CUPRAC, DPPH ve ABTS yöntemlerine göre sırasıyla 30,23; 14,55 ve 15,34 µmol TE/g olarak tespit edilmiş ve konrol örneğinden istatiksel olarak önemli (p<0,05) farklılık gösterdiği belirlenmiştir.
  • Öğe
    Destek vektör makinesi ile robotik kolların uyarlamalı model öngörülü kontrolü
    (2022) Kılıçaslan, Sanem; Gelen, Gökhan
    Robotik kolların dinamiğinin doğru bir şekilde hesaplanması ve denetleyici parametrelerinin uyarlanması için; modelin keskinliği ve hassasiyeti büyük önem taşımaktadır. Doğrusal olmayan sistem dinamiklerinin keskin bir şekilde tanımlanmasında yapay sinir ağları ve destek vektör makinası algoritmaları sıklıkla tercih edilmektedir. Destek vektör makineleri, makine öğrenmesi yöntemleri arasında en etkili regresyon tekniklerinden biridir. Bu tez çalışması kapsamında, robotik kolların destek vektör makinesi tabanlı uyarlamalı model öngörülü kontrolünü sağlayacak yöntem önerilmiştir. İlk olarak, örnek alınan bir manipülatörün verileri kullanılarak destek vektör regresyonu ile dinamik model tahmini yapılmıştır. Dinamik model tahmini yapılırken eğitilen modelin öğrenme parametreleri eğitim verisinin ezberlenmesini bir başka deyişle aşırı öğrenmeyi engellemek amacıyla optimize edilmiştir. Kullanılan manipülatör dört eksenli hafif yapılı bir robot koldur. Tahmin edilen bu model, uyarlama mekanizmasında kullanılarak modelleme hataları ve bozucu etkilerinin minimuma indirildiği görülmüştür. Elde edilen kontrol yapısının farklı yörüngeler üzerinde ve değişken yük koşullarında başarılı bir yörünge takip performansı gösterdiği izlenmiştir. Karmaşık yörüngelerin takibinde de önerilen kontrol yapısının başarılı olduğu yapılan benzetim çalışmaları ile gösterilmiştir. Önerilen denetleyici yörünge takibi başarısını etkileyen özellikle zamanla değişen yükün baskın olduğu anlarda minimum konum hatası ile yörünge takibini sağlanmıştır. Destek vektör regresyonu ile kestirilen model ve uyarlamalı kontrol mekanizmasının birlikte kullanımı, sistemdeki modellenememiş dinamikler, belirsizlikler, dış bozucular ve parametre değişimlerine karşı oldukça etkili olmaktadır.
  • Öğe
    Afgan göçmenlerin sosyokültürel uyumlarının iş tatminine etkileri: Bursa ili örneği
    (2022) Haqyar, Ahmad Jawid; Camgöz, Mevlüt
    Göç olgusu tarihsel süreçte olduğu gibi modern toplumlarda da önemli bir gündem maddesi olarak ön plana çıkmaktadır. Geçmişte daha çok ulusal bağlamda köyden kente göç şeklinde görülen bu olgu günümüzde uluslararası bir boyut kazanmış; savaş ve ekonomi gibi faktörlerin olumsuz etkileri milyonlarca insanın yer değiştirmesine sebep olmuştur. 2000'li yılların başından bu yana Türkiye'ye olan Afgan göçü de bunlardan birisidir. Afganistan'da yaşanan ekonomik ve siyası istikrarsızlık yüzbinlerce Afgan'ın Türkiye'ye gelmesine neden olmuştur. Bu göçmenlerin gelmesinin ardında yatan temel motivasyon ise Türkiye'de çalışma fırsatı bularak gelir elde etme amacıdır. Bu araştırma Afgan göçmenlerin Türkiye'de karşılaştıkları sosyokültürel ortam ile iş tatmini konularına odaklanarak, Afgan göçmenlerin sosyokültürel uyumlarının iş tatminine etkilerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Ayrıca demografik değişkenlerin iş tatminine ve sosyokültürel uyuma olan etkileri de incelenmektedir. Çalışmada Minnesota iş tatmini ve SCARS-R sosyokültürel uyum ölçekleri kullanılmıştır. Anket verileri kolayda örneklem yöntemiyle Bursa ilinde çalışan Afgan göçmenlere uygulanarak elde edilmiştir. Araştırma bulgularına göre Afgan göçmenlerin sosyokültürel uyum düzeylerindeki artış iş tatminini düşürmektedir. Sosyokültürel uyum düzeyindeki artışın temel nedeni Afgan göçmenlerin Türkiye toplumuyla olan kültürel yakınlığı ve ortak dini faktörlerdir. Artan sosyokültürel uyum düzeyinin iş tatminini olumsuz yönde etkilemesinin muhtemel sebepleri ise çalışma şartlarının kötü olması, sağlık güvencesi olmaması ve gelecek kaygısıdır. Çalışma neticesinde ulaşılan politika önerileri şöyle sıralanabilir. İşverenler bu çalışmanın sonuçlarından faydalanarak Afgan göçmenlerin iş tatmin düzeylerini yükseltmek amacıyla sağlık güvencesi, gelir düzeyi ve mesleki eğitim düzeyi gibi konularda iyileştirici adımlar atabilir. Nitekim çalışanların iş tatmin düzeylerinin yükselmesinin iş performansını olumlu yönde etkilediği literatürde kabul gören bir olgudur.
  • Öğe
    Kütahya kent merkezindeki yayalaştırma projelerinin karşılaştırmalı değerlendirmesi
    (2022) Kaymaz, Merve; Çöteli, Methiye Gül
    Geçmişten günümüze kadar gelinen süreçte kamusal alanlar, kentlerin gelişimini ve kentlilerin yaşam kalitesini etkileyen faktörlerden biri haline gelmektedir. Kamusal alanların temel elemanı olan sokaklar hareketli ve canlı mekânlardır. Sokaklara tarihsel süreçte farklı işlevler kazandırılarak, kamusal mekân kalitesinin artmasına yönelik çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalardan biri olan yayalaştırma uygulamaları kentlerin ihtiyacına ve yapısına özgü planlanarak kentlerin gelişimini etkilemektedir. Başarılı bir yayalaştırma çalışması olması adına belirlenen birtakım kamusal mekân kalitesi kriterleri ile çalışmalar değerlendirilmektedir. Bu tez çalışmasında amaç, Kütahya kent merkezinde bulunan, Cumhuriyet ve Bekir Avlupınar Caddeleri yayalaştırılmış sokak uygulamalarını kamusal mekân kalitesi kriterleri bakımından karşılaştırmalı olarak değerlendirmektir. Araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmış, 2007 yılında yayalaştırılan ve tarihi kent merkezi ve kent meydanı arasında ticaret aksı olarak işleyen Cumhuriyet Caddesi(Sevgi Yolu) ile 2021 yılında yayalaştırılan ve kent merkezi çeperindeki konut alanında yer alan Bekir Avlupınar Caddesinde kamusal mekân kalitesi kriterleri tespit edilmiştir. Kütahya'daki yayalaştırılmış sokakların dünyadaki başarılı yayalaştırılmış sokak uygulamalarına göre nitelikleri belirlenmiştir. Bunun için fiziksel çevre analizleri yapılmış, kişisel ve ekolojik gözlem olmak üzere iki gözlem yöntemi kullanılmıştır. Gözlemler sonucunda oluşturulan puanlama sistemi ile çalışma alanları karşılaştırmalı değerlendirilerek mekân kalitesi ortaya koyulmuştur. Tüm analiz bulguları fotoğraf, tablo ve haritalar kullanılarak sunulmuştur. Araştırmada Dünya'daki başarılı yayalaştırma uygulamalarından seçilen üç örnekler incelenmiş ve birçok teorisyenin ortaya koyduğu kamusal mekân kalitesi kriterleri açısından değerlendirilmiş, çalışma alanın kamusal mekân kalitesi kriterlerini taşıyıp taşımadığı tespit edilmiş ve böylece yayalaştırma çalışmalarının başarısı ortaya koyulmuştur. Araştırmanın bulgularından biri, Cumhuriyet Caddesinin erişim ve bağlantılar, kullanım ve aktiviteler açısından başarılı, Bekir Avlupınar Caddesinin konfor ve imaj, sosyallik kriterleri bakımından başarılı olduğudur. Kütahya şehir merkezinde uygulanan yayalaştırma çalışmalarının genel olarak kente olumlu yönde katkı sağladığı saptanmış ve yayalaştırma çalışmalarının bulunduğu yere ve mekânda bulunan kentsel elemanlara göre kullanıcı ve kullanım farklılığı olduğu tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda başarılı yayalaştırılmış sokak çalışmalarının belirli bir amaç doğrultusunda ve kentlerin yapısına uygun olarak tasarlanması durumunda mekânsal kalitesi yüksek kamusal mekânlar elde edileceği sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    İnovatif girişimciliğin finansmanında kitle fonlaması: Paya dayalı kitle fonlaması yatırımcısının motivasyonu üzerine bir inceleme
    (2022) Yılmaztürk, Sümeyye; Camgöz, Mevlüt
    Bu çalışmanın amacı gelişmekte olan ülkelerden biri olan Türkiye'de, paya dayalı kitle fonlaması projelerinde yer alan yatırımcıların karar alma süreçlerinde içsel ve dışsal motivasyon faktörlerinin nasıl rol oynadığının ortaya konulmasıdır. Elde edilen verilerin istatiksel analizi ile birlikte belirlenmiş olan bağımlı ve bağımsız değişkenlerin kitle fonlaması yatırımcısının yatırım yapma oranı ile ilişkisinin tespit edilmesi amaçlanmaktadır. Bu çalışmada elde edilen bulgularla paya dayalı kitle fonlaması yatırımcısının daha önceki yatırım tecrübeleri, kitle fonlaması projelerinden beklentileri ve motive edici unsuları tespit edilerek literatüre katkı sağlanmaktadır. Araştırmaya konu olan veriler Türkiye'de paya dayalı kitle fonlaması için aktif olarak çalışan ilk platform olan fonbulucu'daki aktif yatırımcılara ulaşılarak elde edilmiştir. Yatırım kararlarında girişim (projen) ile ilgili her türlü tanıtıcı faaliyetin estetik çekiciliği ile Aes/Estetik faktörü, yenilikçi ve özgün bir projeye yatırım yapılması ile Nov/Özgünlük faktörü, ek olarak bu fonlama sürecine dâhil olurken inovatif bakış açısı ile birlikte gelecek vizyonuna sahip olan bir topluluk içerisinde yer alınması ile Com/Topluluk faktörünün etkisi ile yatırım yapıldığı analiz edilmiştir. Erkek yatırımcıların kadın yatırımcılara oranla finansal unsurlara daha fazla önem verdiği belirtilebilir. Daha önce BIST yatırımı yapan yatırımcıların ise daha fazla finansal getiri elde etmeyi bekledikleri analiz edilmiştir. Fon kullanımına duyulan güvenin yatırımcıların yatırım kararını etkilediği söylenebilmektedir. Söz konusu platformlar ve fonlama türleri Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde iş fikrini hayata geçirmek isteyen girişimcilere alternatif fırsatlar sunacaktır. Paya dayalı kitle fonlaması ile birlikte finansman tabana yayılacak, gelişmekte olan ülkelerdeki finans bulma sorununa çözüm getiren itici güçlerden birisi olacaktır.
  • Öğe
    El yatırma yöntemi ile lif takviyeli kompozit üreten bir işyerinde iş sağlığı ve güvenliği risklerinin değerlendirilmesi
    (2022) Aytepe, Yasin; İmamoğlu, Sami
    Kompozitler, otomotiv, havacılık, gemi yapımı gibi endüstrilerde bunların yanında rüzgar türbini kanat üretiminde yenilenebilir enerji sektöründe, oltalar, beyzbol sopaları, yüzme havuzu panelleri ve depolama tankları dahil olmak üzere birçok endüstriyel uygulamada kullanılmıştır. Lif takviyeli kompozitler güçlü mukavemet ve rijitlik özellikleri nedeniyle çok değerlidir. Matris malzemesi olarak kullanılan vinilester, fenolik, epoksiler, polyester, metil etil keton peroksit, benzoil peroksit, sertleştiriciler ve çözücüler ile takviye malzemeleri olarak kullanılan Kevlar lifleri, cam ve karbon, petek ve köpükler insan vücudu için oldukça toksik olabilir. Lif takviyeli malzemeler kontrolsüz bir şekilde atıldığında çevre için çok toksik olabilir ve gelecekte büyük sağlık ve çevre sorunlarına neden olabilir. Üretim süresince çalışanlar havadaki sıvı matrisin, sertleştiricilerin ve çözücülerin / incelticilerin yanı sıra doğranmış lifler ve parçacıklar buharlarına maruz kalırlar. Kompozitlerin kesilmesi ve işlenmesi havadaki kompozit partiküllerin toksik inhalasyonlarını daha da artırarak büyük döküntüler, tahriş, cilt bozuklukları, öksürük, ciddi göz ve akciğer hasarı ve diğer ciddi hastalıklara neden olabilir. Bu tehlikeli maddelerin büyük kısmı, kompozit imalat ve işlemede kullanılan kimyasallar ve malzemeler için uygun kişisel koruyucu ekipman kullanılarak kontrol edilebilir. Kişisel koruyucu donanım kullanılmaması, el aletlerinin güvenlik donanımlarının kullanılmaması ve yönetimin yasal mevzuatlar çerçevesinde gerekli önlemleri almaması da ciddi bir risk oluşturmaktadır. Bu çalışma, el yatırma yöntemi ile lif takviyeli kompozit üreten bir işyerinde çalışanlar için iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin uygulanmasını sağlamak amacıyla yapılmıştır. Çalışma esnasında riskler tespit edilmiş ve bu risklere karşı hangi tür önlemlerin alınabileceğinin belirlenmiştir. Yapılan araştırmalardan sonra risklerin belirlenmesi için 5x5 Tipi (L Tipi) Karar Matrisi Metoduna başvurularak risk değerlendirme çalışması uygulanmıştır.
  • Öğe
    Suriyeli mültecilere meslek kazandırılması ve bu sürecin ekonomik etkilerinin incelenmesi
    (2022) Pehlivan, Hüseyin; Anlı, Gazanfer
    Yoğun sığınmacı maruziyeti ile birlikte Türkiye'de son yıllarda göç yönetimi konusuna yeni bir bakış açısı getirilmiştir. Bu doğrultuda, politikalar ve uygulamalar bu etki neticesiyle düzenlenmekte, değiştirilmekte ve yeniden oluşturulmaktadır. Yapılan düzenlemelerle birlikte ülkemizde bulunan mültecilere yönelik sosyal politika çerçevesinde sunulan bazı haklar bulunmaktadır. Bu haklar sağlık, eğitim, çalışma, sosyal yardım ve hizmetler şeklindeyken yükümlülükler ise evlenme ve boşanma gibi her vatandaşı ilgilendiren konuları içermektedir. Bu bağlam içinde değerlendirildiğinde Türkiye, Suriyeli mülteciler için bir geçiş ülkesi haline gelmiştir. Bu bağlamda Türkiye Suriyeli sığınmacılara insani olarak birçok konuda yardım etmiştir. Bu noktada meslek edindirme üzerine de çalışmalar yapılmaktadır. Bursa'da yaşayan göçmenlerin meslek yapılarına bakılacak olursa, çok çeşitli meslek yapıları olduğu görülmektedir. Bundan sonra açılacak kurslarda özellikle katılımcıların mesleki yetkinlikleri, aldıkları meslek eğitimleri, dil bilme düzeyleri mevcut projelerin başarısını arttıracağı ve istihdama olumlu anlamda katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Meslek sahibi olan Suriyeli mültecilerin kendi mesleklerinin öğretilmesi ve bilinçlendirilmesi hem kursun mahiyetinin amaca yönelik gerçekleşmesine sebep verecek hem de kursiyerin doğru meslek kursuna katılmasını sağlayacaktır. Bu da doğalında istihdamla ilgili olumlu yönde katkı sağlayacaktır.
  • Öğe
    Türkiye'nin silahlı/insansız hava aracı politikasının ulusal güvenliğe etkileri
    (2022) Demir, Mustafa; Darıcılı, Ali Burak
    Geçmişte savunma sanayinde var olan dışa bağımlılık neticesinde ambargolara maruz kalan Türkiye, milli bir savunma sanayi teşkil ederek bağımlılığın ulusal güvenlik üzerinde yarattığı menfi etkileri en aza indirmeye çabalamaktadır. Bu çerçevede, milli bir savunma sanayi kurma çabalarının en popüler ve başarılı örneklerinden birini silahlı insansız hava araçları oluşturmaktadır. Çalışmada, Türkiye'nin silahlı insansız hava aracı politikasının ulusal güvenlik üzerine etkileri akıllı güç kavramsallaştırması çerçevesinde incelenerek yaratılan etkinin ortaya çıkartılması amaçlanmıştır. Literatür taraması yöntemiyle gerçekleştirilen çalışmada, izlenilen silahlı insansız hava aracı politikasının hem sert hem de yumuşak güce katkı sağlayarak bir akıllı güç aracı olarak kullanıldığı görülmüştür. Terörle mücadele ve sınır ötesi operasyonlar bağlamında, asimetrik harp sahalarında personel kaybı olmaksızın ve düşük maliyetli çözümler sunan silahlı insansız hava araçları tarafından devamlı olarak hedef tespiti, keşif ve gözetleme görevlerinin yerine getirilmesi, harp sahasında farkındalığı arttırmaktadır. Bununla birlikte akıllı mühimmatlar sayesinde saldırı kapasitesine sahip olunması, acil ve ani müdahale yeteneğini beraberinde getirmektedir. Böylelikle bir sert güç aracı olarak kullanılan silahlı insansız hava araçları, aynı zamanda elde edilen görüntülerin basına yansıtılması gibi meşruiyet arttırıcı yollarla bir yumuşak güç aracı olarak kullanılmaktadır. Bununla birlikte çalışmada, diğer devletlere gerçekleştirilen silahlı insansız hava aracı sistemi ihracatlarının Türkiye'nin ulusal güvenliği bağlamındaki etkileri üzerinde de ayrıca durulmuştur. Özellikle Azerbaycan, Libya ve Ukrayna gibi sıcak çatışma içerisinde bulunan devletler tarafından Türk üretimi silahlı insansız hava araçların kullanılmasının, Türkiye'nin hem sert gücünü hem de yumuşak gücünü olumlu olarak etkilediği sonucuna varılmıştır. Bu itibarla, Türk üretimi silahlı insansız hava araçlarının dünya kamuoyunda her geçen gün biraz daha popüler hale gelmesi de Türkiye'nin yumuşak gücü üzerinde olumlu etkiler doğurmaktadır. Çalışmanın nihayetinde, Türkiye'nin izlediği insansız hava aracı politikasının bir akıllı güç alanı oluşturduğu ve böylelikle de Türkiye'nin ulusal güvenliğinin olumlu olarak etkilendiği sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Farklı ballara eklenen limon suyu konsantresinin hmf oluşumuna etkisinin incelenmesi
    (2022) Caner, Nisa Sevinç; Oral, Rasim Alper
    Bu çalışmada çam, çiçek ve kestane ballarına limon suyu konsantresi ilave edilmesiyle başlangıç ve depolama süresince balların fiziksel ve kimyasal özelliklerinin değişiminin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda çam, çiçek ve kestane ballarının içerisine %0, %1, %2 ve %3 limon suyu konsantresi ilave edilerek balların suda çözünür kuru madde (briks) , pH, serbest asitlik, indirgen şeker, toplam şeker, sakkaroz, toplam fenolik madde miktarı, antioksidan kapasite ve HMF analizleri yapılmıştır. Bununla birlikte içerisine %0, %1, %2 ve %3 limon suyu konsantresi ilave edilen çam, çiçek ve kestane balları 25℃, 35℃ ve 45℃ sıcaklıkta 6 ay süre ile depolanmıştır. Balların 0. ay, 3. ay ve 6. ayda toplam fenolik madde miktarları, antioksidan kapasiteleri ve HMF seviyeleri takip edilmiştir. Bal örneklerinin ortalama suda çözünür kuru madde (briks) değerleri %78,83-82,00 aralığında tespit edilmiştir. Ortalama pH değerleri 3,00-4,46 aralığında bulunmuştur. Ortalama serbest asitlik değerleri 8,48-72,26 meq/kg olarak bulunmuştur. Ortalama toplam fenolik madde miktarı değerleri 4,14-218,70 mg GAE/100 g aralığında tayin edilmiştir. Ortalama antioksidan kapasite değerleri 1,01-16,09 mg GAE/100 g seviyesinde belirlenmiştir. Ortalama indirgen şeker değerleri %87,47-105,08 aralığında bulunmuştur. Ortalama toplam şeker değerleri %93,72-111,10 düzeyinde ölçülmüştür. Ortalama sakkaroz değerleri 4,02-7,68 g/100 g olarak saptanmıştır. Ortalama HMF seviyeleri ise 12,41-7646,46 mg/kg olarak belirlenmiştir. Depolama süresince toplam fenolik madde seviyesi her üç depolama sıcaklığında zamana bağlı olarak artış göstermektedir. Antioksidan kapasite ve toplam fenolik madde seviyesi arasında genel olarak önemli seviyede pozitif korelasyon tespit edilmiştir. Yapılan bu çalışmada HMF değerleri beklenildiği gibi her üç sıcaklıkta da zamana bağlı olarak artış göstermiştir. Bununla birlikte eklenen limon suyu konsantresinin miktarına bağlı olarak HMF seviyeleri depolama süresince dramatik olarak yükselmiştir. Yapılan bu çalışmada, kullanılan üç çeşit balın analiz sonuçlarının Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliği'ne uygun olduğu ortaya konmuştur. Çalışma sonrasında ortaya çıkan sonuçlar belirlenen hipotezler ile paralellik göstermektedir. Hazır bal preparatlarının beslenme ve fonksiyonel özelliklerini artırmak amacıyla kullanılan limon konsantresinin depolama süresince istenmeyen reaksiyon ürünlerinin oluşumunu hızlandırabileceği görülmüştür.
  • Öğe
    İnegöl Orman İşletme Müdürlüğü'nde kestane gal arısı(Dryocosmus kuriphilus Yasumatsu)'nın yayılışının yoğunluk oranınave ekolojik özelliklere göre haritalanması
    (2022) Dalaman, Gökhan; Kadıoğlu, Ali İhsan
    Bu çalışma ile son yıllarda Bursa Orman Bölge Müdürlüğü (OBM) İnegöl Orman İşletme Müdürlüğü (OİM) sınırları içerisinde bulunan kestane sahalarında ciddi boyutlarda zarar yapan Kestane Gal Arısı (Dryocosmus kuriphilus Yasumatsu)'nın zararının üzerine multispekral (çok bantlı) kamera entegre edilmiş İnsansız Hava Aracı (İHA) ile yoğunluk ve ekolojik özelliklerine göre haritalanması amaçlanmıştır. Bu amaçla İnegöl Orman İşletme Müdürlüğü (OİM) sınırları içerisinde bulunan saf ve karışık kestane sahaları çalışma alanı olarak belirlenmiştir. Ülkemizde Kestane Gal Arısı (Dryocosmus kuriphilus Yasumatsu) Yalova'da 2014 yılının Nisan ayında ilk kez tespit edilmiştir. Yalova'dan yayılan Kestane Gal Arısı (Dryocosmus kuriphilus Yasumatsu), İnegöl Orman İşletme Müdürlüğü sınırları içerisinde de zarar verdiği tespit edilmiştir. Dryocosmus kuriphilus Yasumatsu kestane çiçeklerine verdiği zarar nedeniyle önemli bir gelir getirici faaliyet olan kestane balı üretimi için yüksek risk oluşturmaktadır. Daha önce yapılan bir çalışmada Dryocosmus kuriphilus Yasumatsu zararı nedeniyle balların kompozisyonunda kestane bileşeninde %30 kayıp meydana geldiği, kestane ağaçlarında zararın %40'ı aşması durumunda neredeyse kestane balının üretiminin mümkün olmadığı ortaya koyulmuştur. Ayrıca Kestane Gal Arısı (Dryocosmus kuriphilus Yasumatsu) kestane ormanlarında oluşturdukları zarar ile kestane ağaçlarında kurumaya ve ölümlere neden olabilmektedir. Meşcerenin genel görünümüne bakıldığında zarar gözle görülebilmektedir. Bu durumda çalışmamızda bitki vejetasyon indekslerinin kullanılması ile zarar gören bitkiler tespit edilebilmektedir. Bu nedenle çalışmamızda ortofoto üretmek amacıyla İHA ve çok bantlı kamera kullanılmıştır.Belirlenen çalışma alanında İHA ile ortofoto üretmek amacıyla uçuşlar yapılmıştır. Bu çalışmada kullanılan İHA; DJI Matrice 210 V2'dir. İHA'ya üzerine entegre edilen multispektral kamera marka ve modeli ise Micasense RedEdge MX'dir. Multispektral kamera sahip olduğu beş bantın (kırmızı, yeşil, mavi, kırmızı kenar ve yakın kızılötesi) her biri için ayrı olarak ".jpeg" formatında fotoğraflar elde edilmektedir. Her bir uçuş alanından elde edilen fotoğraflar ayrı ayrı olarak Agisoft Metashape Pro yazılımında işlenerek sırasıyla nokta bulutu, sayısal yüzey modeli ve ortofoto üretilmiştir. Oluşturulan beş bantlı ortofotolar üzerinde farklı kombinasyonlar uygulanarak çeşitli indeksler üretilmiştir. Özellikle NDVI (Normalized Difference Vegetation Index) çalışmada zarar tespitinin yapılıp haritalanmasında kullanılmıştır.