Yazar "Barry, Boubacar Houdy" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Fransa'nın Afrika'daki varlığı: Fransa ve Gine arasındaki ilişkiler(Bursa Teknik Üniversitesi, 2023) Barry, Boubacar Houdy; Koç, EnginAfrika kıtası beşeri ve doğal kaynak bağlamında oldukça zengin bir bölgedir. Afrika kıtası beşinci yüzyıldan önce çok az biliniyordu, ancak yedinci yüzyıla gelindiğinde özellikle Avrupalılar tarafından düzenlenen çeşitli seferlerle bu kıta keşfedilmiş ve yıllarca sömürülmüştür. Afrika kıtası kolonyal süreç öncesi birkaç krallık ve imparatorluğa ev sahipliği yapmaktaydı. Avrupalıların Afrika kıtasına keşif amacıyla gelmesiyle imparatorluk ve krallıkların topraklarının yağmalandı ve insanlar sömürüldü. Bununla beraber, kıta muazzam bir misyoner, tüccar ve kaşif akınına tanık oldu. Afrika kıyıları, derin bölgelere ilerlemeye başlamadan önce Avrupalılar tarafından uzun süre ziyaret edilmiştir. Avrupalılar, gözlemler ve keşifler sonucunda bu bölgelerde yerleşkeler kurmuşlardır. Özellikle Batı Afrika'da Songhay, Sosso, Mali ve Gana imparatorlukları ile Bambara, Oyo, Kanem-Bornou, Dahomey, Futa, Masina krallıkları vardı ve bunlar kültür ve inançlarına bağlı siyasi yönetim sistemleri ile yönetiliyordu. Ancak Avrupalıların gelişiyle birlikte var olan kültürden gelen misafirperverlik davranışı tam tersi bir davranış şekline doğru değişmeye başladı. Bunun temel sebebi ise misyonerlerin, tüccarların ve kaşiflerin asıl amacı kaynakları ve insanları sömürmek olmasıdır. Kıtadaki diğer sorun ise, Avrupalı güçler arasındaki rekabetti. "Hangi emperyal güç için hangi sömürü bölgesi?" Sorusuna cevap bulmak gerekiyordu. Bu soruya cevap vermek için 1884-1885 yılları arasında 14 Avrupalı gücün bir araya geldiği Berlin Konferansı gerçekleşti. Bunların arasında İngiltere başta olmak üzere Fransa, Portekiz, İspanya, Belçika, Almanya, Hollanda ve İtalya Afrika'da toprak elde etme arzusu gösteren ülkelerden bazılarıdır. Konferanstan sonra gecikmeden sömürge programlarını uygulamaya başladılar ve bu programın bir sonucu olarak resmi dillerinde kesinlikle farklı olan birkaç Afrika devletinin ortaya çıkmasıyla sonuçlandı. Avrupalı güçlerin Afrika'daki varlığı, kıtanın daha sonra bağımsız devletler haline gelecek birkaç bölgeye bölünmesine neden oldu. Bu bölünme, aralarında var olan kültür, dil, inanç veya akrabalık bağlarını dikkate almamıştır. Bu Avrupalı kâşiflerin çabalarının ve sömürgeci gücün iradesinin sonucudur. Özellikle Fransa, İngiltere ve Portekiz'e ek olarak Afrika'daki en fazla sayıda bölgeyi sömürdü. Fransa böylelikle Afrika'nın tüm bölgelerinde ve özellikle Fransız Batı Afrikası ve Fransız Ekvator Afrikası'nın bulunduğu Batı ve Ekvator Afrika'da uyguladığı sömürge politikasıyla topraklar aldı. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra tetiklenen dekolonizasyon hareketleriyle, kuzey'deki Fransa topraklarında yer alan ülkeler (Fas, Tunus ve Cezayir) bağımsızlık taleplerinde başı çekti. 1958'de, Sahra-altı tarafında Fransız egemenliği bulunan bir bölge, Beşinci Fransa Cumhuriyeti'nin Afrika'da bir Fransız topluluğu öneren referandumunda "Hayır" oyu kullanmıştır. Böylece sömürgeleştirmeden önce "Güney Nehirleri", sömürgeleştirme sırasında "Fransız Ginesi" olarak bilinen bu bölge, bağımsızlığının ilk yıllarında "Gine Halk ve Devrimci Cumhuriyeti" oldu. Bu çalışmada Avrupalı güçlerin Afrika'ya gelişleri üzerinden varlıkları, varlık nedenleri, varlıklarına karşı direniş hareketleri, Berlin konferansı ve sömürgeciliğin başlaması, İkinci Dünya Savaşı sonrası bağımsızlık hareketleri anlatılacaktır. Gine ile onun sömürgeci gücü olan Fransa arasındaki ilişki üzerine özel bir çalışma yapılacaktır.