Yazar "Atan, Merve Altun" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 2000 sonrasında Türkiye ve İsrail arasında meydana gelen siyasi krizlerin denizyolu taşımacılığına etkisi(Bursa Teknik Üniversitesi, 2023) Atan, Merve Altun; Koç, EnginCumhuriyetin ilanından sonra Batılı devletler ile iyi ilişkiler kurabilme hedefiyle ilerleyen Türkiye, 1949 yılında İsrail Devleti'ni tanıyan ilk müslüman devlet olarak uluslararası alanda yer almış ve İsrail ile olan ilişkilerin başlamasındaki ilk adımı da böylece atmıştır. Bu süreçten sonra iki ülke arasındaki siyasi etkileşimler başlamış olup, dış politikada diplomatik ve ekonomik ilişkilerin başlamasını da beraberinde getirmiştir. Türkiye ve İsrail arasında yaşanan bu siyasi etkileşimlerin çoğu uluslararası alanda siyasi kriz olarak karşımıza çıkmıştır. Türkiye'nin İsrail'i tanıması Arap Devletler tarafından hoş karşılanmasa da, hem İsrail hem de diğer bölge ülkelerle olan ilişkilerinde siyasi ve ekonomik çıkarlar doğrultusunda denge siyasetini benimseyerek ilerlemeye çalışmıştır. Türkiye ve İsrail arasındaki siyasi ilişkilerin başlamasıyla birlikte 1950'li yıllarda ekonomik ilişkilerden söz edilebilse de, iki ülkenin bulundukları bölge koşullarına göre dış politika sergilemişlerdir. Devam eden süreçte de 1990'lı yıllara kadar ekonomik ilişkilerin çok da iyi olduğundan söz edilemez. Fakat 1996 yılında imzalanan Serbest Ticaret Anlaşmasıyla ekonomik ilişkiler hızlı bir şekilde gelişme göstermiş ve günümüze kadar artarak devam etmiştir. İki ülkenin de coğrafi konumları göz önüne alındığında hem denize kıyılarının olması hem de doğal kaynak rezervi ve denizcilik faaliyetleri açısından kilit konumda olan Akdeniz Havzası'nda yer almaları Türkiye ve İsrail arasındaki dış ticaret faaliyetlerinin çoğunu denizyolu taşımacılığı ile gerçekleştirmelerine olanak sağlamıştır. Dolayısıyla küreselleşmenin her geçen gün hız kazanmasına bağlı olarak ekonomik ve ticari ihtiyaçlar da uluslararası alanda ülkelerin gerçekleştirdikleri dış politika faaliyetleriyle de doğrudan veya dolaylı olarak etkileşim içinde olmaktadır. İsrail Devleti'nin kurulmasından beri Yahudilerin, dini sebeplerden ötürü Filistin'e yerleşmek ve Kudüs'ü başkent yapma istekleri Ortadoğu bölgesinde 1948 yılında Arap-İsrail savaşlarını başlatmış ve Filistin Devleti ile de hep çatışma halinde olmuşlardır. Türkiye'nin de İsrail devletini tanıyan ilk müslüman devlet olması batı yanlı bir politika olarak karşımıza çıkarken, aynı zamanda Arap Devletlerinin lehine de hareket etmeye çalışmıştır. Dolayısıyla bu siyasi karışıklık içinde, Türkiye ve İsrail arasındaki siyasi krizlerin genelini Filistin meselesi oluşturduğu için, 2000 sonrasında iki ülke arasında meydana gelen siyasi krizlerin de ana sebebini oluşturmaktadır. Türkiye, İsraill ile olan ilişkilerinde gerek 1960'da meydana gelen askeri darbe sonrası TSK'nın yönetimi devraldığı süreçte gerekse de sonrasında oluşturulan Koalisyon Hükümeti zamanında İsrail ile olan ilişkilerinde zaman zaman krizler meydana gelse de denge siyaseti kapsamında karar alıcıların da tutum ve davranışlarıyla denge siyaseti izlediği gözlemlenmiştir. 2000 sonrasındaki Türkiye ile İsrail arasıdaki süreci incelediğimizde Türkiye'de Ak Parti Hükümeti'nin yönetimi devralmasıyla birlikte denge siyasetine ek, komşularla sıfır sorun politikası benimsenerek iki ayrı dönemde de ekonomik ve siyasal çıkarlar doğrultusunda hareket edilmiştir. Dolayısıyla çalışmada son yirmi yılın daha net anlaşılması için 2000 öncesi döneme de yer verilmiştir. Genel itibariyle, Türkiye'nin İsrail ile siyasi ilişkilerine bakıldığında oldukça hareketli dönemlerden geçtiği görülmektedir. Bu hareketli dönemlerdeki krizlerin en hafif şekilde atlatılması hükümetlerin esas amacı olmuştur. Dolayısıyla, karar alıcıların tutum ve davranışları da dış politika çıktılarını değerlendirmekte önemli bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Buradan hareketle, bu çalışma karar alıcıların tutum ve davranışlarını bölge siyaseti koşullarında ülkenin mevcut durumu da değerlendirilerek analiz edilmesinde anlaşılabilirlik ve kolaylık sağlayan neoklasik realist teori çerçevesinde incelenmiştir. Sonuç olarak, bu etkileşimlerle ekonomik çıktıların bağlantılarını yapabilmek amacıyla iki ülkenin denizyolu taşımacılığına dair potansiyelleri incelenmiş olup, TUİK, UNCTAD, UTİKAD ve UAB verilerinden yararlanılarak iki üke arasında meydana gelen siyasi krizlerin denizyolu taşımacılık faaliyetlerine etki edip etmediği durumu analiz edilmiştir. Anahtar kelimeler: Türkiye, İsrail, Siyasi Kriz, Denizyolu Taşımacılığı, Dış Politika, Neoklasik Realizm