Endüstri sektöründe çalışan kadın ve erkek işçilerin toplumsal cinsiyet rollerine karşı tutumları: Bursa örneği

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2023

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Bursa Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Bu tezde, toplumsal cinsiyetin, biyolojik cinsiyetten farklı olarak, kadınlık ve erkeklik konularında öğrenilmiş kalıpları ifade ettiği ve bu algının iş hayatında ne gibi tutum farklılıklarına yol açtığı ele alınmıştır. Toplumsal yaşamdaki tarihi süreçte biriktirilerek yaratılan sosyo-kültürel ve ekonomik ilişkiler, aynı zamanda bireyin toplumsal cinsiyet rolü ve sosyal kimliğiyle bağlantılıdır ve kişinin davranışlarının da buna göre şekillenmesini beraberinde getirmektedir. Toplumsal cinsiyetin, bilhassa sosyal yaşam ve iş hayatında sorunlara yol açtığı ve buna maruz kalan bireyleri dezavantajlı konuma sürüklediği düşünülmektedir. Özellikle kadının hangi alanlarda toplum nezdinde avantajlı veya dezavantajlı durumda olduğunu tespit etmek, bireyin yaşamında oldukça önem arz etmektedir. Toplumsal cinsiyet rollerine bağlı olarak oluşan kısıtlayıcı bu kimlik ve etiketler, güdümlü ataerkil yapı içerisindeki toplumlarda daha eşitsiz bir şekilde görülmektedir. Tezin amacı, kişilerarası sosyal organizasyonu yeniden inşa eden ve yalnızca sahip olunan biyolojik cinsiyete bağlı olarak insanlara atanan hayatları belirleyip, bunları sabit birer zorunluluğa çeviren toplumsal cinsiyet tutumlarının bilfiil sorgulanmasıdır. Maskülizmin feminizme, feminizmin de maskülizme karşı çıktığı bu kısır döngüdeki kutuplaşmanın panzehiri nihayetinde daha pozitif bir değer olarak, eşitlikçi teorinin arkasında durmaktadır. Bu çalışmada bilimsel araştırma yöntemlerinden nicel araştırma deseni tercih edilmiştir. Veri toplama aracı olarak ise anket tekniği kullanılmıştır. Araştırma verileri IBM- SPSS25 yazılımı ile analiz edilmiştir. Ölçek sorularında, kadının erkekten daha düşük ücrette çalışmasının adilliği, evliliğin kadının çalışmasına engel olup olmadığı, kadınların anne olduktan sonra çalışmasının uygunluğu, çalışan kadının gelirini eşine verme zorunluğu ve erkeklerin de çamaşır bulaşık gibi ev işlerini yapmasıyla ilgili içerikler yer almaktadır. Sonuç olarak, taraflar için çatışma yaratan bu düşünce yapılarına kodlanmış mevcut düzen incelenmektedir. Erillik ve dişillik değil, soyun devamı olmaksızın, biri diğerine tercih edilemez bir şekilde birbirine bağlı, doğayı birlikte gerçekleştirebilen iki biyolojik cinsiyetin varlığı kabul edilmektedir. Ancak bunun tam aksine, yapay olan toplumsal cinsiyet rollerinin yarattığı tahribatın da sorgulanabilir olduğudur. Zira teorideki eşit hakların, toplumsal pratikte de tam anlamıyla uygulanabilir oluşu tartışmaya açık bir konudur. Bu sebeple cinsiyetler arası eşitliği en başta zihinlerde sağlayabilmek, öncelikli olarak eğitim ve hukuki düzenlemeleri gerektirdiği gibi bilinç seviyesinde de bir aydınlanmayla inşa edilebilir.
In this thesis, it is discussed that gender, unlike biological sex, expresses learned patterns about femininity and masculinity and what kind of attitude differences this perception causes in business life. The socio-cultural and economic relations created by accumulating in the historical process in social life are also related to the gender role and social identity of the individual, and it brings about the shaping of the person's behavior accordingly. Gender, It can cause problems especially in social and business life and drag the individuals exposed to it into a disadvantageous position. It is very important in the life of the individual to determine in which areas the woman is in an advantageous or disadvantageous position in the society. These restrictive identities and labels, which are formed depending on gender roles, are seen more unequally in societies within the patriarchal structure. The aim of the thesis is to actively question gender attitudes, which reconstruct the interpersonal social organization and identify the lives assigned to people solely on the basis of their biological sex, and turn them into fixed imperatives. The antidote to polarization in this vicious circle, where masculism is opposed to feminism and feminism to masculism, ultimately stands behind the egalitarian theory as a more positive value. Quantitative research design, one of the scientific research methods, was preferred. Questionnaire techniqe was used as data collection tool. Research data were analyzed with IBM-SPSS25 software. In the scale questions, there are content about the fairness of women working for a lower wage than men, whether marriage prevents women from working, the suitability of women to work after becoming a mother, the obligation of working women to give their income to their spouses, and the fact that men do household chores such as laundry and dishes. As a result, the current order coded into these thought structures that create conflict for the parties is examined. It is accepted that there are not masculinity and femininity, but the existence of two biological sexes, which are inextricably linked to each other without the continuation of the lineage, and can realize nature together. However, on the contrary, the destruction created by artificial gender roles is also questionable. Because it is a controversial issue that existed equal rights in the theory can be fully implemented or not in also social practice. For this reason, providing equality between the sexes especially in the minds can be built with an enlightenment at the level of consciousness, as it primarily requires education and legal regulations.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Mesleki toplumsal cinsiyet, Occupational gender, Sosyoloji, Sociology

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye

Koleksiyon