Kentsel dirençliliğin depremsellik açısından incelenmesi: Bursa Yıldırım ilçesi örneği

Küçük Resim Yok

Tarih

2024

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Bursa Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Bu çalışma, kentsel dirençlilik, afete dirençli kentler ve depreme dirençli kentler kavramlarını tanımlamayı amaçlamıştır. Kentsel dirençlilik, afetlere dirençli kentler ve depreme dirençli kentler, kentsel alanların değişen koşullara, afetlere ve depremlere karşı güvenliğinin ve hazırlığının sağlanmasında kritik kavramlardır. Çalışmanın temel amacı Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) teknolojisinden yararlanarak bir kentin sismik olaylar karşısında hazırlıklılığını, yapısal sağlamlığını ve afetlere müdahale yeteneklerini değerlendirmektir. Çalışma, yalnızca depremlere değil, aynı zamanda olası afetlere karşı da dirençli kentler yaratmanın öneminin altını çizmektedir. Çalışmada kent planlama çalışmalarının CBS ile entegre bir şekilde yürütülmesiyle, deprem ve diğer potansiyel afetlere karşı hazırlıklı ve dirençli kentler oluşturmanın ve potansiyel afetlerde meydana gelebilecek kayıpları önlemenin ya da minimum seviyeye indirmenin önemi vurgulanmaktadır. CBS'ye dayalı sistemlerin bu konudaki katkılarını gösterebilmek amacıyla, Bursa'nın ilk yerleşim yerlerinden olan, çok fazla göç alan, birçok fay hattının üzerinde ve yakınında konumlanan ve plansız ve çarpık kentleşme yapısına sahip Yıldırım ilçesi çalışma alanı olarak seçilmiştir. Bu bölge, CBS teknolojisinin kentsel alanların dirençliliğinin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesinde nasıl etkili olabileceğini göstermek için ideal bir örnek çalışma bölgesidir. Yıldırım ilçesinin depreme dirençliliği değerlendirilirken farklı yöntemler ve analiz araçları kullanılmıştır. Yıldırım ilçesinin jeolojik, demografik, yapısal ve çevresel özelliklerine göre depreme karşı dirençliliği analiz edilerek farklı direnç seviyelerine sahip bölgeler tespit edilmiştir. Çalışmada çok kriterli karar verme yöntemi ile çok yönlü bir analiz gerçekleştirilerek bölgenin karşılaştırılması zor farklı özelliklerinin tek bir analizde birleştirilmesi mümkün olmuştur. Bulgular, depreme dayanıklı kentsel planlamanın kritik önemini vurgulamakta ve bir kentin öngörülemeyen doğal afetlere karşı dayanıklılığının değerlendirilmesinde CBS'nin önemli rolünün altını çizmektedir. Sonuç olarak çalışma, depreme dirençli kentsel planlamanın büyük önemini ve bir kentin öngörülemeyen doğal afetlere karşı dirençliliğinin değerlendirilmesinde CBS'nin rolünün önemini vurgulamaktadır. Kentler, kapsamlı ve çok disiplinli bir yaklaşımla depremlere karşı dirençli, sürdürülebilir ve daha güvenli bir hale gelebilmektedir. CBS'nin kentsel planlama süreçlerine entegre edilmesi, çok çeşitli potansiyel afetlere karşı dirençli ve etkili bir şekilde müdahale edebilen kentler yaratmak için önemli bir strateji olarak ortaya çıkmaktadır.
This study aimed to define the concepts of urban resilience, disaster-resistant cities, and earthquake-resistant cities. Urban resilience, cities resistant to disasters, and earthquake-resistant cities are critical concepts in ensuring the safety and preparedness of urban areas against changing conditions, disasters, and earthquakes. The main objective of the study is to evaluate a city's preparedness, structural integrity, and disaster response capabilities against seismic events using Geographic Information Systems (GIS) technology. The study emphasizes the importance of creating cities that are not only resilient to earthquakes but also to potential disasters. Integrated urban planning studies with GIS are highlighted in the study to prepare and build resilient cities against earthquakes and other potential disasters and to prevent or minimize losses that may occur in potential disasters. To demonstrate the contributions of GIS-based systems, the Yıldırım district, one of the first settlements of Bursa, characterized by significant immigration, numerous fault lines, and unplanned urbanization, was chosen as the study area. This region serves as an ideal case study to showcase how GIS technology can effectively assess the resilience of urban areas. Different methods and analysis tools were employed in evaluating the earthquake resilience of the Yıldırım district. By analyzing earthquake resilience based on its geological, demographic, structural, and environmental characteristics, regions with varying resistance levels were identified. A multi-criteria decision-making method was employed to perform a comprehensive analysis, combining the challenging features of the region in a single analysis. The findings underscore the critical importance of earthquake-resistant urban planning and highlight the significant role of GIS in evaluating a city's resilience to unforeseen natural disasters. In conclusion, the study emphasizes the paramount importance of earthquake-resistant urban planning and underscores the role of GIS in evaluating a city's resilience to unforeseen natural disasters. Cities can become resilient, sustainable, and safer against earthquakes through a comprehensive and multidisciplinary approach. The integration of GIS into urban planning processes emerges as a crucial strategy to create cities that can resist and effectively respond to a wide range of potential disasters.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Peyzaj Mimarlığı, Landscape Architecture, Urban planning, Kentsel dirençlilik, Kent planlama, Urban resilience

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye

Koleksiyon