21. yy. Doğu Akdeniz enerji paylaşımı sorunu kapsamında Türkiye-Yunanistan ilişkileri: Çözümün mümkün olup olmadığına dair bir tartışma

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2023

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Bursa Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Doğu Akdeniz, stratejik konumu ve deniz ticaretindeki önemi nedeniyle tarih boyunca uygarlıkların rekabet yaşadığı bir coğrafya olmuştur. Günümüzde de zengin enerji kaynakları ile kıyıdaş ülkelerin ve bu tezde önemle vurgulanmak üzere Türkiye ile Yunanistan'ın bölgede hakimiyet kurmak için birbiriyle yarıştığı bir coğrafyadır. Bu yüzden, bu iki ülke arasında bilinen mevcut sorunların yanı sıra en önemli sorunlardan biri Doğu Akdeniz enerji kaynaklarının nasıl ve ne şekilde kimin sahip olacağı veya hakimiyet kuracağı konusu olmaktadır. Çünkü enerji kaynaklarına sahip olmak aynı zamanda hegemonya ve güç yarışının içerisinde olmak demektir. Burada en temel sorun iki tarafın tezlerinin ve ulusal çıkarlarının birbiri ile keskin şekilde çelişmesidir. Öncelikle Yunanistan devletinin kurulduğu tarihten Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu tarihe kadar Yunanistan, Megali İdea ülküsü eşliğinde devamlı olarak Doğu'ya doğru genişlemiştir. II. Dünya Savaşının ardından On İki Adaların Yunanistan'a bırakılması ile Yunanistan'ın yeni hedefi Kıbrıs adasının Yunanistan'a bağlanması olmuştur. Türkiye'nin Kıbrıs'ta Yunanistan'a engel olması Yunanistan'ın Ege ve Doğu Akdeniz'deki emellerine ket vursa da, günümüzde Yunanistan'ın Avrupa Birliği'ne katılması ve uluslararası aktörler ile ittifak kurarak maksimalist politikalar eşliğinde Türkiye'yi bölgede etkisizleştirme politikası uygulaması, Türkiye'nin bu duruma karşı koymasına ve bölgede güç mücadelesinin artarak sürmesine neden olmaktadır. Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'e olan ilgisi; bir adalar ülkesi olarak ülkesel bütünlük tezi altında hem bölgeye geçmişten gelen tarihsel bağdan, hem de Doğu Akdeniz'de keşfedilen enerji kaynaklarına sahip olmanın öneminden kaynaklanmaktadır. Türkiye'nin böyle bir durumda Yunanistan'ın Doğu Akdeniz politikalarına karşı reaksiyoner savunmacı realizm bağlamında uyguladığı politikaları ortaya çıkmaktadır. Çünkü Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de etkili bir aktör olarak varlık göstermesi enerji kaynaklarına erişim konusunda ve buna dayalı olarak ekonomide enerji ithalatından kaynaklı baskının azaltılması noktasında muazzam öneme sahip olacaktır. Ayrıca Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin başarısı, Kıbrıs adasının varlığı düşünüldüğünde ülkenin jeopolitik yönden savunma kapasitesini artıracaktır. Bu temel doğrultusunda, çalışma içerisinde Türkiye ve Yunanistan arasındaki mevcut tehdit algısı ve bunun tarihsel gelişimi de göz önüne alınarak Doğu Akdeniz enerji mücadelesine ilişkin politikalar, Münhasır Ekonomik Bölge tartışmaları, tarafların tezleri ve konunun hukuki altyapısı, bir çözümden söz edilip edilemeyeceği, Türkiye ve Yunanistan merkeze alınarak detaylı şekilde incelenecektir.
The Eastern Mediterranean is a geography where civilizations have competed throughout history due to its strategic location and importance in maritime trade. Today also it is in the position of a geography with rich energy resources where riparian countries as well as Turkey and Greece compete with each other to establish dominance in the Region, to be emphasized in this thesis. Therefore, besides the known problems between these two countries, one of the most important issue is how and what way the Eastern Mediterranean energy resources will be owned or controlled. Because having energy resources also means hegemony and power. The main problem here is that the theses and national interests of the two sides conflict sharply with each other. First of all, from the establishment of the Greek state to the establishment of the Republic of Turkey, Greece has continuously expanded towards the East, accompanied by the ideal of Megali Idea. The Dodecanese Islands were left to Greece After Second World War, that led a new goal for Greece which was to connect the island of Cyprus to Greece. Although Turkey's obstruction to Greece in Cyprus hinders Greece's ambitions in the Aegean and Eastern Mediterranean, Greece's accession to the European Union and implementation of a policy of neutralizing Turkey in the region, in line with maximalist policies by establishing alliances with international actors leads Turkey to resist situation which results in continuation of power struggle in the region. Greece's interest in the Eastern Mediterranean as an island country under the territorial integrity thesis originates from both the historical connection to the region from the past and the importance of having energy resources discovered in the Eastern Mediterranean. In such a case, Turkey implements policies in the context of reactionary defensive realism againts Greece's Eastern Mediterranean Policies. Because Turkey's presence as an effective actor in the Eastern Mediterranean will be of great importance in terms of access to energy resources and accordingly reducing the pressure in the economy arising from energy imports. In addition, Turkey's success in the Eastern Mediterranean will increase the country's geopolitical defense capacity, given the existence of the island of Cyprus. In line with this basis, in the study, the current threat perception between Turkey and Greece and its historical development, the policies regarding the Eastern Mediterranean energy struggle, Exclusive Economic Zone discussions, the thesis of the parties and the legal infrastructure of the issue , whether a solution can be mentioned or not will be analyzed with detail by centering Turkey and Greece.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Doğu Akdeniz, Münhasır Ekonomik Bölge, Türkiye, Yunanistan, GKRY, KKTC, Eastern Mediterranean, Exclusive Economic Zone, Turkey, Greece, Greek Cypriot Administration, Turkish Republic of Northern Cyprus

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye

Koleksiyon